26.03.2022’de 26 Ülkede sınırlı adette Swatch Butik’te satışa
çıkacağı günler öncesinden duyurulan Omega X Swatch iş birliği Moonswatch tüm
dünyada büyük ilgi gördü, hatta Swatch Butiklerin önünde izdihama yol açtı….
Peki bunun sebebi neydi? Farklı yorumlar var, kimisi olumlu
kimisi olumsuz.
Biz bu iş birliğini olumlu yorumlayanlardanız, neden mi?
Gelin biraz geçmişe giderek söze Omega Speedmaster Moonwatch’ın
hikayesi ile başlayalım.
Markanın 1957’de tanıttığı ve ilk kronograf modeli
Speedmaster’ın, NASA tarafından uzay
görevlerinde kullanılmak üzerefarklı saat markalarından bağımsız olarak alıp ( yüksek
titreşim, basınç, ısı farkı, nem, vs gibi koşullarda zaman tutma yeteneği )
test ettiği ve başarılı olan birkaç saatten biridir.
İlk olarak 1962’de bir uzay görevinde astronot Walter
SCHİRRA tarafından, sonra da 1969’da Apollo 11’in efsanevi Ay görevinde ve
yürüyüşünde Neil AMSTRONG, Buzz ALDRIN, Michael COLINS tarafından kullanıldı. Hatta
bu görevde modüldeki elektronik zamanlayıcı arızalandığı için kritik bir zaman
tutma görevi de aldı. Böylece Ay’da kullanılan ilk saat olma ünvanını kazanan
Omega Speedmaster, ondan sonra da birçok uzay görevinde kullanılmış ve kritik
görevlerde rol almıştır.
O görevde kullanılan elle kurmalı mekanik mekanizmalı ve hasselite( mika ) camlı hali ile Moonwatch, geçen yıllar içerisinde ufak revizyonlar görerek halen üretilmekte, saat severler ve koleksiyonerler tarafından ilgi görmektedir.
Swatch’ın kuruluş hikayesi;
80’li yıllarda geleneksel mekanik saat sektörünü derinden
etkileyen ve İsviçre saat sektörünü neredeyse bitme seviyesine getiren Japon
üretimi dijital saat furyası, birçok köklü ve büyük saat üreticisini batma ya
da el değiştirme noktasına getirmişti. Bu durum ulusal bir kriz haline dönüşmüş
bu sebeple dönemin İsviçre bankaları ve hükümetinin çözüm için bir arayışa
girmesi, bir konsorsiyum kurulması ve
başına Lübnan asıllı ve aslında işi demir çelik ve yapı endüstrisi olan Nicolas
HAYEK’e geçmesi talep edilmiş ve HAYEK bu görevi kabul etmişti.
HAYEK gereken tüm analizleri yaptığında sektörün doğru
adımlarla kurtulabileceğini, bununda ancak dijital saatlerle fiyat olarak
rekabetçi ve mekanik saat imajından uzaklaşmayan Quartz ( pilli ) bir saat ile
olacağını öngördü.
Böylece adı Swiss Watch’dan gelen Swatch doğdu. Bu plastik kasalı
kayışlı ve camlı saatin yıllar içinde farklı renk ve desende milyonlarca
versiyonu üretilip satıldı. Sonradan Swatch Grup olarak birçok İsviçre saat
markasını ( Tissot, Certina, Hamilton, Longines, Rado, Pierre Balmain, Omega,
Blancpain, Harry Winston, Breguet )
bünyesine alan bu proje İsviçre saat endüstrisinin yeniden toparlanmasına neden
oldu.
Geçen süre zarfında Swatch’ın Mercedes gibi bir marka ile
büyük bir iş birliği yaparak Smart adlı akıllı ve pratik kullanımlı araçların
doğmasına sebep olduğunu da bir dip not olarak paylaşalım.
Omega X Swatch iş
birliği ve sonrası;
İlk bakışta lüks bir markanın daha geniş kitlelere saat
satma odaklı ve kendisine göre alt segment bir marka ile iş birliği yapması bir
prestij kaybı gibi görünse de yukarıda anlattığımız detaylara vakıf olduğunuzda
bunun yenilikçi ve ticari zeka barındırdığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Tıpkı Omega’nın sitesinde bu iş birliğini duyurduğu
paylaşımda da göreceğiniz gibi, OMEGA Başkanı ve CEO'su Raynald AESCHLIMANN
içinde Moonswatch koleksiyonu bir gurur kaynağı. Çünkü“Swatch'ın sağladığı
vizyon ve cesaret olmasaydı, Omega'nın uzun ve seçkin tarihi kısa kesilebilirdi
yani marka bugünlere gelemeyebilirdi.
Yani Omega’nın İsviçre Saat Sektörüne hayat öpücüğü veren bu
markaya Omega’nın böyle bir saygı duruşu yapmasında abes bir şey yokhatta çok
hoş, sektör için çok zihin açıcı bir yenilik.
Moonswatch ile OmegaMoonwatch’ın farkları ve detayları;
-
En bariz farkı mekanizma diyebiliriz.Moonwatch mekanik
elle kurmalı çok özel bir makineye sahip, Moonswatch ise her ne kadar ETA’da olsa
da Quartz( pilli ) ve her pilli Swatch gibi açılamayan kapalı bir kasa yapısına
sahip
- Moonwatch çelik kasaya sahip, Moonswatch ise Bioceramic adında seramik ve Hint yağı karışımı daha hafif bir malzemeden yapılmış. Bu materyal geleneksel Moonwatch’ın hiçbir zaman kullanmayacağı bir materyal ve elbette kayış Moonwatch genellikle metal kordon ve deri kayışı olarak üretilir. Geçmişte kutuda yedek kayış olarak verilen astronotların uzay giysisi üzerinde kullanabilmek için saate takılan Velcro kayışı anı değeri taşısa da Moonwatch ile ilgili pek çok görsele baktığınızda günlük kullanımda pek kullanılmadığını göreceksiniz. Oysa kullanımı zor olan bu kayış Moonswatch’da standart aparat olarak kullanılmıştır.
Moonswatch’ın insanlığın Ay misyonundan Güneş Sistemi’ndeki
diğer gezegenlere açılan vizyonunu anlatan (Güneş, 9 gezegen ve Ay) temalı 11
saatlik koleksiyon yapısı ve bu gök cisimlerine atfedilerek yapılan renk
kombinasyonları ise bu projenin her detayındaki tartışmasız güzelliklerden en
can alıcısı diyebiliriz. Bu durum saati daha unisex bir hale getirmiş. Saat
tutkunu olan birçok insan bu saatlerden her birine sahip olmak istiyor.
Tüm bu detaylar bu işi daha da güzel kılıyor.
Bu iş birliği neden mi zihin açıcı?
Birkaç açıdan ele alacağız
Son yıllardaki saat pazarı, bu pazarda Omega’nın yeri ve
bundan sonra alacağı yer;
Son yıllarda her ne kadar İsviçre saatleri dünya pazar payı
verileri halen Omega’yı önemli bir noktada (3.sırada)tutsa da, genel anlamda Rolex,
Audemars Piguet ve elbette Patek Philippe markalarının başı çektiği yüksek
talep dolayısı ile bulunmazlık, ikinci el değeri koruma hatta yüksek değerlenme
furyasında Speedmaster’ın birkaç modeli dışında ( Silver Snoopy, Calibre 321
) yer alamadığını görmekteyiz. Bu durum
Omega üst yönetimi, tıpkı Rolex Daytona,
Audemars Piguet Royal Oak ve Patek Philippe Nautilius gibi Speedmaster’ı var olduğu
seviyeden daha talep görür bir seviyeye ulaştırma isteği duyuruyor olabilir.
Bu varsayımımız gerçek ise ki biz öyle düşünüyoruz, yaptıkları
iş birliği orta ve uzun vadede kesinlikle işe yarayacaktır.
Çünkü Swatch ile bu iş birliği ile Omega Speedmaster Moonwatch’ı
bilinirliğinin eskisinden kat be kat artmasına ve kitlelere yayılmasına sebep
oldu.
Bunu biz sadece kendi çevremizde bile saat ile normalde hiç
ilgisi olmayan birçok insanın ilgilenmeye başladığını görebiliyoruz.
Bir yandan da halihazırda saat meraklısı ve yatırımcı olarak
yukarıda anlattığımız 4 markaya odaklanmış bir kitle de yatırım olarak bir
Omega düşünmeye başladı bile…
Yani ilk bakışta durumdan rahatsız olan hali hazırda bir Speedmaster
ya da Moonwatch sahibi olan saat severlere sesleniyoruz,
Emin olun ki bu iş birliğiyle eskisinden kat be kat çok
insan Omega Speedmaster Moonwatch’ı biliyor. Bugün uzun süre sıra bekleyerek Moonswatch
sahibi olan ve olmak için bekleyen bir çok kişi kişi orta ve uzun vadede gerçek
bir Moonwatch sahibi olmayı isteyecek potansiyel müşteriler yani bu süreç
sanılanın aksine Omega’yı ve bu efsanevi modeli eskisinden daha yüksek ve özel
bir yere koydu.
* Swatch cephesinde ise,
yine pazar verilerine bakıldığında bir zamanlar bir sektörü
ayağa kaldıracak hamleyi başlatan milyonlar satan markanın eski günlerinde
olmadığını görüyoruz. Yaşanan izdihama bakılınca ve bu ilginin devam edeceğini
de ön görünce bu hamle Swatch’a bir hayat öpücüğü oldu.
Ürün her ne kadar limitli üretilmemişse ve her ne kadar
markadan yapılan açıklamalar saatin devamının geleceği yönünde olsa da. Biz
stratejik olarak (bu segment bir markadan beklenmeyecek kadar ve lüks segmentte
yaşanan duruma benzer şekilde) ürün gelse de talebin uzun bir süre yeterli
seviyede doyurulmayacağını, bekleme listelerinin olacağını bunun da bugün kadar
olmasa da ürünün bir karaborsasının olacağını düşünmekteyiz. Dileriz biz haksız
çıkarız.
*İki marka özelindeki kazanımları bir yana bırakırsak
sektör için yepyeni ve bizce arkası gelebilecek asıl zihin açıcı hareket ise şu
idi;
Dünya üzerinde pek çok saat sever var her biri farklı alım
gücünde. Özellikle erkek saati pazarında tıpkı yukarıda bahsettiğimiz (Rolex,
Audemars Piguet, Patek Philippe) markaları ve bu markaların belirli modelleri
ulaşılmak, sahip olunmak istenen saatlerde başı çekiyor.
İmkan sahibi çok dar bir kitle fiyatı 10.000 Usd ortalamada
olan saatlere hemen hemen ulaşıyor, kullanıyor ve hatta onları yatırım aracı
olarak görüyor.
Peki ya bu saatlere ulaşamayan yüz milyonlarca insan?
Onlar bu özel tasarımlara ulaşamadıkları için benzerlerine
gidiyorlar, bu benzerlik konusu da iki kulvarda gidiyor.
Biri sahte saatlerki bir çok kalite seviyesinde Çin üretimi
milyonlarca sahte Rolex, Audemars Piguet, Patek Philippe insanların kolunda,
Bir diğeri ise Hommage saatler yani ürettikleri ürünlerde
kendi markasını kullanarak bu efsanevi markaların ikonik modellerini bazen
birebir bazen ufak değişikliklerle üreten saat markalarını tercih ediyorlar.
İki pazarda oldukça büyük, hatta asıl markaların kapladığı
pazardan da büyük!
İşte bu noktada Omega X Swatch Moonswatch projesi öyle bir
giriş yaptı ve bu bahsettiğimiz iki kitleye öyle bir mesaj verdi ki!
Mesaj şuydu: ‘’Dur! Başka markaya hele sahteye hiç gitme! Biz
sana öyle bir çözüm ürettik ki aradığın, mutlu olacağın ve doğru olan çözüm bu.’’
işte insanları kapılarda kuyrukta bekleten asıl sebep buydu.
İki marka bizce bunu çok iyi analiz etmiş ve çözümü üretmişler.
Taklit ile benzersiz bir mücadele örneği olarak üzerine tez
yazılabilecek güzellikteki bu ilk hareketin ardından açılan yeni ve benzersiz
kulvardan dileriz ve isteriz ki onlardan ve başka markalardan yeni hareketler
gelsin.